"Konya'yı Fotograflıyoruz" Etkinligi

Konya'da gayri resmi bir fotoğrafçılık oluşumu olan "Fotojen-ik Fotografçılık Kulübü" nün "Konya'yı Fotoğraflıyoruz"  isimli etkinliğini sosyal medyada öğrendiğimde hiç düşünmeden kayıt oldum. Çünkü 5 yıldır yaşadığım Konya'da bir çok yeri görmeme rağmen çok fazla fotoğraf çekmediğimi hep söylüyordum kendi kendime. Hatta bir gün turist kılığına girip ne kadar bildiğim yer varsa gezip fotograf çekmeyi planlamıyor da değildim.O yüzden bu etkinlik güzel bir vesile oldu. Ayrıca doğal ortam veya çayır çimen yerine şehir merkezinde çekim yapmak daha cazip geliyor çünkü şehir fotoğrafçılığına karşı daha özel bir ilgim var. Gün içinde çektiğim fotoğraflardan hoşuma giden birkaçını paylaşmak istedim. Ufak açıklamalarla beraber...


Organizasyon direkt fotoğraf çekimi ile değil,  hem tanışma kaynaşma sohbet  hem de güne zinde başlama maksadıyla güzel bir kahvaltı ile başladı. kahvaltıdan sonra ilk durak Konya tren garı oldu. Aslında Türkiye'de sadece iki tane olan ve Kurtuluş, Cumhuriyet vb. dönem filmlerinde, dizilerinde kullanılmış olan kara dumanlı treni fotoğraflamaktı emelimiz fakat o saatlerde bir yetkilinin olmaması  bu emelimizden vazgeçmemize sebep oldu.





Gardan çıktıktan sonra yol üzerinde baharın gelişini müjdeleyen çiçek açmış ağaçları ve çiçekçilerde taptaze alınmayı bekleyen bitkileri çeke çeke ilerledik ve "Ordular ilk hedefininiz Akdeniz'dir ileri! "sözüne ithafen yapılmış olan Atatürk'ün anıtının bulunduğu meydana geldik Burada da çekimler hı kesmeden devam ediyordu. Meraklı gözlerin büyük ihtimalle bizi turist sanan bakışları kendimizi Konya'dan yabancılamamıza yetmişti. 


Bir sonraki durak ilginç kareleri yakalayacağımızı düşündüğümüz Balık Hali idi. Hale girdiğimizde şehrin gençlerden ırak kalabalığının dinamizmini hissediyordunuz. Hayat bir şekilde devam ediyordu ve insanlar kafasında bindir dertle içine sinen gıda maddelerini biran önce alıp evine dönmenin telaşı içindeydi.






Halden ayrıldıktan sonra rotamız Konya Etnografya ve Konya Arkeoloji Müzeleri'ne yönelmişti. Kötü şansa bakın ki etnografya müzesindeki ilaçlama yüzünden sadece bahçesindeki tarihi mezar taşlarını çekmekle yetindik. Arkeoloji müzesinde ise her şey lehimizeydi. Öyle iyi bir ışıklandırma vardı ki  mükemmel kareler çıktı herkesin objektifinden...











Eski Konya diye tabir ettiğim Mevlana Türbesi'nin de civarındaki tarihi sokaklarda yürüyorduk şimdi de. Son olarak "Kadınlar Pazarı" olarak adlandırılan aşağıdaki renk cümbüşünün içinde bulduk kendimizi... Planımızın içerisinde Mevlana Türbesi ve Müzesi'ni de gezmek ve fotoğraflamak vardı fakat hem müzenin tadilatta olması büyük bir kısmının gezilmemesi ve diğer yerlerin de gezilmesi için zamanımızın çok kısıtlı olması bu planı başka bahara bıraktı.  


Sonuç olarak günün sonunda herkesi tatmin edecek fotoğraflar ve yeni yerler görmenin heyecanı vardı. Kendini göstermeye başlayan tatlı yorgunlukla beraber tabii... 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder