Ankara'nın Tasına Bak...

Ankara'ya son gidişle araya gereksiz bir biçimde 1 sene koyunca daha bir özleniyor,daha bir ayrı yaşanıyor orada geçen günler...

Özlenen arkadaşlar, bastığım yerden anı fışkıran yollar hiç bir zaman Ankara ile bağımı koparmamamı sağladı.Yaklaşık 8 yıl boyunca mesken edindiğim bu kadim şehir hayatımın birçok kilometre taşlarına şahitlik etti...Benim hayatımda bu denli yeri ayrı olan Ankara'da geçirdiğim 10 gün içerisinde her gidişimden farklı olarak yaptığım,gördüğüm şeyler oldu bu sefer...

Sıkmadan madde madde gidelim o halde...

1. Öncelikle beni Ankara ile ilgili ilk şaşırtan şey 1979 yıllında bulunduğu meydana ismini veren (Kızılay Meydanı) "Kızılay Genel Müdürlüğü'nün" yıkılması ve bir alışveriş ve iş merkezi kurulması amacıyla başlanan inşaatın bitirilip Kızılay AVM'nin  33 sene sonra açılmış olduğunu görmek... 







2.Yaklaşık 1,5 senedir kapalı ve düzenlemede olan Ankara ile bütünleşen "Gençlik Parkı'nın" açılmış halini görmek (Fotograf makinesi şarjı bittiği için maalesef burayı teorik geçiyorum)

3. Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü'nün yan tarafında milli şairimiz M.Akif Ersoy'un evi ve Tacettin Dergahı'nın bulunduğu bölgede yapılan kentsel dönüşüm çalışması sonucu,eski evlerin aralarında oluşturulan öğrenci ve sanat sokaklarını görmek başlı başına bir keyifti... O bölgenin geçmişte harabe evler ve gecekondulardan oluştuğunu düşünecek olursak bu çok çok iyi bir gelişme...

4. Daha önce çok istememe rağmen bir türlü fırsatım olmadığı için gidemediğim Ankara Kalesi'ne sonunda gitmeyi başardım.Ankara'yı bilenler için söylemiş olayım,çok yakın bir arkadaşımla beraber Kızılay Meydanından kaleye uzanan hiç de kısa ve kolay sayılmayacak bir parkur ile hem de.Kaleye doğru olan bu yolda gerçek manasıyla eski Ankara'nın bütün izlerini görmek mümkün...Dar ve otantik sokaklar,içinde istediğiniz her türlü materyali bulabileceğiniz kapalı çarşılar, antika eşyaların satıldığı dükkanlardan oluşan ufak hanlar sizi Ankara'nın dinamik ruh halinden çıkarıp,geçmişi arayan ruh haline sokmaya yetiyor...

Kalenin zirvesine yaklaşırken rehberlik yapan 5-6 yaşlarında çocuklara rastlıyoruz...Arkadaşımla ikimizi turist sanmış olacaklar ki bir kaç dilden birden bize reklamlarını yapıyorlar.İngilizceden Japonca'ya kadar...

Kalenin zirvesinde yorgunluk yerini huzura bırakıyor.Ankara'nın tamamının ayaklar altında olmasının vermiş olduğu huzur...

Fakat ufak bir tavsiye siz siz olun Kaleye Temmuzun ortasında öğle sıcağında çıkmayın... Tecrübelerle sabittir :)









5. Beni Ankara'da mutlu eden bir başka unsur,8-9 senedir görmediğim arkadaşlarıma yüzyüze görüşüp dertleşmek,eski günleri yad edebilmek oldu...

6. Son olarak da Ankara'ya gitmediğim bu son 1 senelik dönemde hizmete girmiş olan Konya - Ankara hızlı trenini de bu vesile ile tecrübe etmiş oldum. 250 km/saat hızla yaklaşık 1,5 saatte gittim ve aynı sürede geri döndüm...

2 yorum:

  1. Ankaraaaaa...istanbulda yaşayanlar ankaraya geldiklerinde sevmezler genelde...Ama ayrı seviyorum ben orayı..en güzel 4 yılım orda geçti üniversite yıllarım ahhh...kızılay meydanına gittiğimde hala kalbim çarpar heyecandan...sanırım yaşanan duygular şehirleri sihirli yapan...seviyorsun gezmeyi sen de anladığım kadar??:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara'da kısa süre olsa da yaşayanlar şimdi nerede yaşarsa yaşasın unutamıyor.Hele bide bu dönem üniversite dönemi ise :)
      Ankara'ya benim kadar özlem duyan birisinden bu yorumları duymak çok güzel...
      Evet gezmek benim hayatımda çok önemli bir yer tutuyor.Anladığım kadarıyla senin de :)

      Sil